Hakkımızda
Kafkas, geçmişi 1930 yılına dayanan bir lezzet hikayesidir. Şirketin kurucusu Ali Şakir Tatveren, kestane şekerinin eşsiz lezzetini Bursa'ya getirmiş; böylece şekerleme ve tatlıcılık üretimi konusundaki bilgi ve tecrübesini, Bursa'da ilk kez şehir sakinleriyle paylaşmıştır.
Bursa şehrinin geniş arazileri kestane ağaçlarıyla kaplı olduğu için, zamanla kestanenin tarihi Bursa şehrinin tarihiyle birlikte anılır olmuş ve Bursa, kestane kültürünün gelişiminde büyük bir rol oynamıştır.
Başlangıçta Ali Şakir Tatveren, şekerleme çalışmalarını titizlikle yürüttüğü ve kaliteli ürünler imal ettiği küçük ölçekli bir işletme kurdu. Böylece, bugünkü Kafkas şirketinin kestane şekeri üretiminde tanınmış bir marka olmasının önünü açtı.
Kestanenin Tarihçesi
Tarihi kaynaklara göre, kestanenin anavatanının Anadolu olduğu kabul edilmektedir. Kestanenin Yunanlılar tarafından önce Yunanistan’a, oradan da İtalya ve diğer Akdeniz ülkelerine yayıldığı bilinmektedir. Bazı kaynaklar "kestane" (chestnut) isminin Kastamonu şehrinden geldiğini söylerken, diğerleri ise bu ismin Yunan Yarımadası’nın Teselya bölgesinde bulunan ve kestanenin Avrupa’ya getirildiği yer olan antik Castan şehrinden türediğini belirtmektedir.
Yunan tarihçi Ksenophon'un yazılarından, kestanenin Pers İmparatorluğu'nda çok eski zamanlardan beri bilindiğini öğreniyoruz. Bu tarihçi, kestane ile beslenen Pers soylularının çocuklarının ne kadar sağlıklı ve gürbüz olduklarını tasvir etmiştir. 13. yüzyılda kestanenin Fransa’da popülerlik kazandığını ve kraliyet saraylarında tüketilmeye başlandığını görüyoruz. İngiltere'de yaygın kestane tüketimine dair ilk izlere ise Shakespeare'in "Macbeth" oyununda rastlanmaktadır; burada üç cadı, kestanenin halkın temel yemeği olduğundan bahseder.
Kestane, insanoğlunun ilk besin kaynaklarından biridir. Günümüzde en yüksek kestane tüketiminin kaydedildiği Japonya, İtalya ve Fransa; bu meyveyle ilk olarak yoksul halkın temel gıda maddesi olması sayesinde tanışmıştır.
Antik çağlarda kutsal kabul edildiği için, saraylarda düzenlenen büyük ziyafetlerde kestane ikram edilirdi. Ömrü uzattığına inanılan bu "kutsal meyve", aynı zamanda bir aşk iksiri olarak da kullanılmıştır.
